Hollywood ve Askeri Teknoloji
Savunma
sanayisinin en çok etkilendiği, belki de bu etkiyle şekillendiği bir sektör
var, Hollywood. Özellikle bilimkurgu sinemasında öngörülenler, teknoloji imkân verdiği
an hayata geçiriliyor. Ayrıca bahsedilen
etki, tek taraflı bir etki de değil. Sonuçta, birbirini tetikleyen ve ileri
götüren bir sistem göze çarpıyor. Hollywood’un, askeri teknolojiler üzerindeki
etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Bu etkiler üç ana başlıkta ele
alınabilir. Kamuoyu Tepkisi, Propaganda, Pazarlama.
Teknolojik Öngörü
Üç ana
etkiye geçmeden önce, üçünün de sonucu olan teknolojik öngörü kavramından
başlamak faydalı olacaktır.
Öngörü;
“ileriyi görebilme yeteneği” ve “bir işin ilerde ne durum alacağını kestirme,
önceden anlayabilme” anlamına geliyor ve teknolojik gelişmelerde de anlamı aynı
kapıya çıkıyor. Öngörünün ortaya konulabilmesi için elde bir mihenk noktası ve
buradan yola çıkılabilecek verilerin olması önem arz ediyor. Fakat “ütopik” olarak da tanımlanabilecek
özgün teknolojilerin öngörüsü, somut benzerlerinin olmaması nedeniyle
genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Tam da burada teorik düşünce ve hayal
etme/kurgu devreye giriyor. Bilimsel teoriyi temel alan kurguları, yani Bilimkurgu
filmlerini ise bize dünyanın en büyük sinema sektörü olan Hollywood sağlıyor.
Bilimkurgu
filmleri; “çağdaş bilimin verilerinden
yola çıkılarak, bilimin düş gücüyle birleşmesiyle oluşan yapımlar” olarak
tanımlanıyor. Uygulamada ise; tasarımı ve prototipi bitmiş sistemleri toplumun
değerlendirmesine sunmayı amaçlıyor. Yazının başında bahsedilen çift yönlü
etki; “Teknolojik Öngörü”nün kaynağı ve hedefidir. İnsan, teknolojik gelişim ve
tehdit kaynak ise, güvenlik/savunma ve yönlendirme/ivmelendirme de hedeftir.
Kamuoyu tepkisi
Filmlerin
bizlere anlattığı bir diğer gerçek de kamuoyuna sunulmuş teknolojilerin zaten
var olduğu yönünde. Filmler ayrıca çıkması düşünülen teknolojiler için de bir
simülasyon ortamı sağlıyor. Gözden kaçan veya tahmin edilemeyen hataların,
güvenlik sorunu da olmadan çok fazla sayıda kullanıcının gözünden
değerlendirilmesine imkân veriyor.
Filmlerin
ayrıca vizyon olarak ortaya koyduğu teknolojilerle, toplumu da yeniliklere
alıştırdığı fikri ortaya konabilir. Cep telefonu, tabletler, holografik
ekranlar gibi birçok teknoloji, satışa çıktıktan çok kısa bir süre sonra
toplumca kabul görmüştür. Çünkü kamuoyunda çoktan bu teknolojilere alışkanlık
yaratılmıştır.
Öngörülen
teknolojiler; günlük kullanımdan, (Star Trek’te kapaklı telefonların ve
görüntülü görüşmenin öngörülmesi), ileri uzay teknolojilerine, (Star Wars’ta
kullanılan silah ve motor teknolojileri) kadar geniş bir skalada. Pratikte ve
teoride bilim insanlarına vizyon açmış, ya da tam tersi şekilde, bizleri bu vizyona
hazırlamıştır. Güncel örnekler kısmında daha detaylı anlatılan, “dış iskelet”
gibi sistemler de bunlara dahil edilebilir. Hem sivil hem askeri sektöre uygun
bunun gibi teknolojik gelişmeler, kamuoyunu “gelecek vizyona” hazırlamak için
iyi bir örnektir.
Propaganda
Hollywood
filmlerinin bir diğer toplumsal ve siyasi etkisi propagandadır. Propagandanın
hedefi kamuoyunun tepkisinin sınırını anlamaktır. Aslında kamuya/topluma etki
ederek, reaktif insan topluluklarını istediği şekilde yönlendirmektir.
Yakın
dönemde bunu en çok “yapay zekâ” teknolojisi üzerinde bolca gördük. Özellikle
“katil” insansı robotlar ve sahip oldukları “kötücül” yapay zekalarla, kült
filmler bu propaganda üzerine kurgulandı. Bu kavramı hayatlarımıza da sokan
Hollywood olduğu aşikâr. İnsansı robotlar Terminatör filminden itibaren, yapay
zekayı da içine alarak ekranlara taşındı. Aynı şekilde; yapay zekaya sahip
insansı robotların, insanlarla çatışması düşüncesi de aynı filmlerin belleklere
oturttuğu bir kalıp. Başta “Terminatör” olmak üzere; Blade Runner, AI (Artificial
Intelligence), Ex Machina ve iRobot yapay zekâ ve insan çelişkisini ortaya
koymuş Hollywood filmleridir. Ortaya belli bir vizyon koydukları gibi, konuyla
ilgili teknolojik gelişimi de etkilediler. Burada ortaya konan propaganda ürünü
olan yapay zekanın, çok da üstüne düşülmemesi gereken bir teknoloji olduğudur.
Fakat filmlerin yapıldığı ülkelere baktığımızda, konuyla ilgili en çok
araştırma da buralarda yapılmaktadır.
İkinci
Dünya Savaşı ve Vietnam temalı filmlerde kullanılan ABD menşeili silahların ve
yarattıkları kahramanlık hikayeleri bir başka etkidir. Malum ülkelerin harp
makineleriyle ve bayraklarıyla sahaya inip günü kurtarması, filmlerde ana
temayı oluşturur. Esas hedef, bu ülkenin markası olan harp gereçlerinin en zor
koşullarda hizmet verebilecek kalitede ve nitelikte olmasıdır. Bu da
propagandanın, pazarlama stratejisine bağlandığı yerdir.
Pazarlama
Filmlerin
sadece savunma teknolojilerini etkilemediğini, aynı zamanda kendi pazarını
yarattığını da görüyoruz. Bireysel silahlanmadaki yüksek ilginin, vizyondaki
aksiyon filmleri sonrası artışı rakamlarla da ortada. Sadece ABD’de 760 milyon
dolarlık silah pazarı var. Hollywood’un; savunma sanayisine etkisinin yanında,
geliştirilen sistemlerin örtülü reklamının ve pazarlamasının da yapıldığı ortada.
Propaganda başlığında belirttiğimiz markalaşmış harp gereçlerinin her daim
düşmana korku salmasının birinci nedeni güvenilir olması. İkincisi ise üretim
kalitesinden emin olunması. Filmlerde örtülü ya da açık bir şekilde geçen “Made
in …” (“bahsi geçen” ülkede yapılmıştır) ibaresi, buna en güzel örnektir.
Güncel Örnekler
Wall
Street Journal’ın haberine göre; RoboCop ve X-Men filmlerinde kullanılan
gereçlerin tasarımında çalışmış stüdyoların, TALOS (Taktik Saldırı Hafif
Operatör Giysisi) Projesi için, ordu tarafından işe alındığı söyleniyor. Aynı
proje için; Sumo güreşçilerinin ağırlıklarına rağmen nasıl savaştığını, orta
çağ zırhlarını ve para-olimpiklerin yürümesini sağlayan dış iskelet yapan firmaları
da projeye dahil ettikleri haberde eklenmiş. Bu firmalar tasarımların hızlı
prototiplerini oluşturmak için 3D yazıcılar kullanıyorlar 1. Dış
iskelet teknolojisini temel alan bu giysiyi ilk defa “Yarının Sınırında” (Edge
of Tomorrow) filminde görmüştük. Sistem, askerlere insan üstü güç vermek için
kullanılıyordu. Benzer şekilde bu projeye kısaca “Demir Adam” (Iron Man) adı verilse
de tanımlamalardan anlaşılan; "Man of Steel", "Pacific Rim"
ve "Starship Troopers" gibi filmlerde, giyilebilen yüksek teknolojili
TALOS projesinin prototipi olduğu açıktır 2.
İzlediği
bir filmden etkilenen Raytheon mühendisi ise farklı bir çatışma alanı sorununa
çözüm getirmeye çalıştı. Komutanların, çatışma ortasında kendilerine gelen yüksek
bilgi yükü zorluğunu çözmeyi hedefledi. İzlediği filmin bilim ekibiyle çalışan
mühendis bu teorik teknolojiyi, daha sonra “Mimik Teknolojisi” (gesture
technology) olarak adlandırılacak olan sisteme dönüştürdü. Büyük veri; kolay
kullanım için görselleştirilerek, askerin savaşmaya devam etmesi amaçlanıyor 3.
Hollywood
filmleri için tasarlanmış bir film kamerası ise, sektör değiştirerek savunma
sanayisinde kullanılmaya başladı. Savunma endüstrisinde de kritik olan,
kameranın aşırı sıcaklıklarda çalışabilmesi sorununa çözüm sağlayan kamera,
ekstrem koşullarda çalışmasını sürdürebiliyor. Yalıtımlı elektronik ve termal
tasarımı sayesinde, -20 ° C ila 50 ° C sıcaklık aralığındaki ortamlarda
çalışabiliyor 4.
ABD
Ordusu; Güney Kaliforniya Üniversitesi’ni, oyun endüstrisini ve Hollywood'u, harp
alanlarında askerlerin denizaşırı görevlerde karşılaşacakları kültürel
etkileşimlerini simüle etmek için sanal gerçeklik sistemleri geliştirmek üzere kullanmaya
başladı. Çalışmalar, Kreatif Teknolojiler Enstitüsü’nün kurulmasıyla sonuçlandı
5.
Diğer
taraftan yeni askeri teknolojilerin filmlerde tanıtılmasının, ilgili sisteme
sahip ülkeye de güvenlik zafiyeti yarattığını pas geçmemek gerekiyor. Bu
güvenlik zafiyeti, yeni geliştirilen sistemin prototip durumundayken ortaya
çıkmasına ve teknolojik üstünlük etkisini kaybetmesine yol açıyor. Bir diğer
negatif etkisi ise, taklit edilme potansiyelinin ortaya çıkması.
Çıkarımlar
Yazının
başında detaylarıyla açıkladığımız “Kamuoyu Tepkisi, Propaganda, Pazarlama”
etkisinin yanında, Hollywood filmlerinden birtakım çıkarımlar da yapılabilir. Çoğunlukla
propaganda ve yanıltma üzerine olduğu düşünülse de filmlerin geneline yapılacak
bir analizle, verimli sonuçlar çıkarılabilir. Bunların başında; teknolojik
öngörüye ve gelecek savunma araçlarının tahmin edilmesine yardım etmesi
sayılabilir. Devletlerin savunma sektörü ile ilgili niyetlerini ortaya
çıkarması da bu etkinin bir diğer faydalı yanı olarak sayılabilir. Bunun
dışında; yeni ve farklı görüşler ortaya koyması bakımından, inovatif
(yenilikçi) bir etkisi vardır. Öğrencilerden başlayarak, gençleri sanayiye ve
bilime yönlendirebilir. Uzmanları, sektörel miyopluktan kurtarabilir. Olması gerekenler
ve eldekiler üzerine sektörü ve karar vericilere fikirler sunabilir.